Geçtiğimiz ramazan ayı içerisinde aklı başında insanların hiçbir zaman kabullenemediği ve görmek istemediği bir takım hadiseler yaşandı memlekette.
Hatta zamanın Başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanımız bu olaylar için insanlıktan nasibini almamışlar yorumunu yaptı.
Daha sonra anlaşıldı ve ortaya çıktı ki, bu olayların kökeninde güvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre Suriyelileri bağrına basan Ülkemizin huzurunu kaçırmak vardı.
Olaylar bitti, zaman zaman artçıları oldu, sonunda aklı selim galip geldi ve şu anda Suriyelilere karşı ciddi bir ters bakma olayı yok.
Ama olayların devamında tıpkı 78 Maraş olaylarında olduğu gibi bir çok masum insan töhmet altında kaldı.
Amacımız; bir daha olmamasını temenni ettiğimiz Pazar gününün öncesinde ve sonrasında olanları paylaşarak gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olabilmek.
Olaylar nasıl gelişti…
Bir iş adamı Başbakanın gelişi ile ilgili olarak çevresi olan bazı gençlere gelerek Başbakanın gelişinde bir grup oluşturarak hava alanına karşılamaya gitmek istediğini söyledi.
Gençlerin toparlanma süreci içerisinde istem dışı bir şekilde Suriyeli olayları çıktı. Grup liderlerinden biri Başbakan sevgisi üst düzeyde olan iş adamını taraftar liderlerinden biri ile tanıştırdı.
Bu aşamada olaylar kontrolden çıkınca Suriyeli olaylarını örtbas etmek isteyen veya hedef şaşırtmak isteyen bilinmeyen kişiler İş adamının taraftar grubu lideri görüşmesini fırsat bilerek olayı taraftar grubu üzerine mal etmeye çalıştı.
Güvenlik güçlerinin ılımlı davranışı sonucu olaylar fazla büyümeden biterken kaçınılmaz olarak bu işin mağdurları oluştu.
Günah keçisi arayan bir takım insanlar bu aşamada piyasaya çıktılar.
Parti içindeki hesaplaşmaların biletini kesmek için olayları fırsat bu kişilerden bazıları, Başbakanın karşılanması için toplanan grubu bir küçük bir Belediye başkanın finanse ettiği yalanını ortaya yaymaya çalıştılar.
Bunun içinde bir büyük makamın şoförünü kullandılar…
Yapılan soruşturma sonucu herkes ifadesi alınıp bırakılırken, günah keçisi seçilenler 2 gün nezarete kaldılar.
İş bununla bitmedi, adli kontrol altına alındılar.
Bu da yetmedi, mağdur oldukları yetmediği gibi bir çanta para alarak bu işi organize ettikleri iddia edildi.
Bu yetmedi, para işini bazı iş adamlarının tedarik ettiği iddia edildi.
Bir büyük makam sahibi, olayların aslı çıkmayınca, para verdiği iddia edilen işadamından davacı ve şikayetçi olunması hususunda olayın bir mağdurundan talepte bulundu.
Mağder olan şahıs, ortada böyle bir para verme gibi durumun söz konusu olmadığını söyleyerek bu talebi ret etti.
Bundan sonraki süreçte Ak parti İl başkanı Sayın Metin Doğan bu mağdurlardan Hüseyin Tahir Yılmaz’ı tanımıyorum demesine rağmen, teşkilat içinde bir üye avukata bu edepsiz ve terbiyesizlere mahkeme sürecinde niye yardımcı oluyorsun şeklinde
Serzenişte bulundu.
Bu serzenişin daha da ileri götürülerek parti ile alakası olamayan bir durum için ceza niteliğinde bir yaptırımda bulunduğu bilgileride yakın çevreler arasında konuşulmaya başlandı.
Söz konusu mağdur Hüseyin Tahir Yılmaz bu konuları sosyal paylaşım sitesi olan Facebook’taki kendi sayfasında paylaşmasına ve Sayın Metin Doğan’dan cevap beklemesene rağmen, Sayın Metin Doğan sessiz kalma hakkını kullandı.
Hatta bu durum, paylaşım sitesinde sayın Metin Doğan yine kınama yapar şeklinde Tİ’ye alındı..
Bu durumun burada bitmeyeceği aşikar.
Daha önceki dinleme olaylarında soruşturma açan ve şu ana kadar sonucu belli etmeyen Ak Parti Genel Merkezinin ve milletin vekillerinin bu konuyla alakalı nasıl bir tutum sergileyecekleri kamu oyu tarafından merakla bekleniyor.
NOT: Kara Pazar olarak tarihe geçen Suriyeli olaylarının olduğu gün, kontrolden çıkanlar, Vali ya da Belediye Başkanının kendilerine iki çift laf etmesini beklediler.
Ben bu durumu anlatmak için hangi vekili aradım, hangi vekilin danışmanı çıktı, hangi vekil belediye başkanına ulaşamadım dedi.
Yarın (Bayramın ikinci günü) saat 22.00’de köşe yazımda..