Rektörlük seçimleri bitti haberini bir an önce yapma telaşı içerisinde ve haberi süsleme amacıyla adaylarla ilgili kısa bir yorum yaptım.
Bir dostum arkadaşım aradı; Rektör’le ilgili yaptığın yoruma katılmıyorum dedi.
Evet doğru; Rektör’ü cemaat destekledi seçimi kazandı, fakat hükümetle cemaat’in arası açılınca, rektör gerçekleri gördü ve cemaatçi olduğu bilinen yardımcılarını görevden uzaklaştırdı dedi..
Bu nedenle Rektör’le ilgili yaptığın yoruma katılmıyorum dedi.
Devamla yaptığımız sohbette şu gerçekleri birlikte vurguladık.
Değerli okuyucularımızda katılır mı bilmiyorum.
Bu seçimlerde bir Sami Özgül gerçeği vardı. Seçimde ilk üç’e girmesi mutlak gözüyle bakılan Sami Özgül ilk etapta Cemaatçiler destekleyeceklerdi, çünkü rektöre karşı en güçlü aday oydu.
Rektör kendilerinin desteği ile seçilmiş olmasına rağmen yardımcılarını görevden almakla safını belli etmişti.
Sami Özgül’de; “paralel yapıya izin vermeyeceğim” beyanatlarından sonra cemaatin sempatisini kaçınılmaz olarak kaybetti.
30 Mart seçimlerinde olduğu gibi cemaat, partisi konumu ne olursa olsun, Ak parti karşısında kim güçlüyse onu destekleme kararı almış ve bunu uygulamıştı.
Tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi, Rektörlük seçimlerinde de aynı taktik uygulandı ve Rektör karşısında güçlü gibi görünen MHP kökenli Taner Kale desteklendi.
Ve dolayısıyla seçime büyük ümitlerle giren Sami Özgül 7. sırada yer bulabilirken, verdiği reklam haberlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yalakalık yapan Ertan Bülbüloğlu bile 54 oy alarak 5. sırada çarşaf listeye girdi.
Burada çarşaf listeye sessiz sedasız 4. sıradan giren Orhan Doğan gerçeğini de göz ardı etmeyerek, Taner Kale’nin onaylanma şansı olmadığını düşünüyorum.
Cemaatçi yardımcılarını bertaraf ederek ben temizim mesajını veren Rektör Karaaslan’ın bir diğer eksisi ise bir önceki Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış olması.
Ben bu onaylanma savaşının Mehmet Fatih Karaaslan, Durmuş Deveci ve Orhan Doğan arasında geçeceği kanaatindeyim…