Karanlığı yaran bir ses,
Gönüllere varan bir ses,
Kâlpleri saran bir ses,
Allahû ekber, Allahû ekber.
Mü’mine huzur veren bir ses,
Gül bahçesini deren bir ses,
Şeytanları yere seren bir ses,
Allahû ekber, Allahû ekber.
En derinlere dalan bir ses,
Yüreklerde kalan bir ses,
Kafirlere korku salan bir ses,
Allahû ekber, Allahû ekber.
Arş-ı âla’ya çıkan bir ses,
Bütün bentleri yıkan bir ses,
Şeytanları dibe tıkan bir ses,
Allahû ekber, Allahû ekber.
Tam onikiden vuran bir ses,
İç ahengini kuran bir ses,
Sonsuza dek duran bir ses,
Allahû ekber, Allahû ekber.
Ahmet SANDAL
Bir sabah ezanı sonrasında bu şiiri yazdım. Bu şiir belki kısa ve belki de özetin özeti bile değil. Anlatmak istediklerimin belki de binde biri değil.
Ancak, gerçek şu ki, Ezan-ı Muhammed’i bize bir çağrı ve namaza bir davet olduğu gibi, sözleri ve özellikle “Allahû ekber, Allahû ekber” nidasıyla bizleri alıp da ötelere götüren, adeta yedi kat semalara çıkaran, iç ahengimizi kuran çok mübarek bir çağrıdır.
Ezan-ı Muhammed’i bir çağrıdan öte her daim bir hatırlatmadır.
Yani, ezan ile, her gün beş defa gönüllerimizde bir ahenk kuruluyor ve bu ahenk ile bir hatırlatmada bulunuluyor.
İnsana düşen vazife bu hatırlatmalara kayıtsız kalmamasıdır ve hemen kendisine çeki-düzen vermesi ve davete koşmasıdır. Davete koşmak namaza dahil olmaktır. Namaz, esasında sonsuz bir dairenin, uçsuz bucaksız bir hattın içinde olmaktır.
Öyleyse, bir ses olarak her gün beş defa duyduğumuz “Allahû ekber, Allahû ekber” nidaları büyük bir hikmet ve büyük bir önem taşımaktadır.
Bu hikmet ve önemi bir şiir ve ardından kısa bir yazı ile anlatmak istedim.
Allah (cc) bu güzel ve hoş duygu ve düşüncelerden ebeden bizleri ayırmasın. Rabbim (cc) şu anda da okunan bu ezanların çağrısına ömrümüzün son nefesine kadar uyanlardan eylesin. Hatta Cennette dahi bu sözleri duyanlardan eylesin. (Bu satırları yazarken de tavfuk oldu ve Ankara’da öğle ezanı okunuyor ve çok şükür rikkatiyle yüreklerimize dokunuyor)
Dünyanın en güzel sözü “Allahû ekber, Allahû ekber.” Dünyanın en yüksek ve gür nidası“Allahû ekber, Allahû ekber.”
Bu noktada Kur’an-ı Kerim Zümer Süresi 18. Ayeti, geli hep birlikte hatırlayalım: “O kullarım ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.”
Evet, bu ayet-i kerime kulaklarımıza küpe, gönlümüze cila olsun. Bu ayet-i kerime başımıza taç, kâlbimize ilaç olsun. Bu ayet-i kerime, ebeden bize yoldaş ve arkadaş olsun.
Sonsuzluğa giderken, son anda son sözümüz “Lailahe illallah Muhammedünresulullah” ile birlikte “Allahû ekber, Allahû ekber” nidası olsun. Ve ardından ve “Allahû ekber, Allahû ekber” nidalarıyla mü’minlerin omuzlarında uğurlanmayı Yüce Rabbim (cc) nasip eylesin. Vesselam.