Hem Dünya, hem Ahiret için ince düşünmeli.
Kıldan ince, kılıçtan keskin bir hassasiyetle.
Dış görünüşe aldanmamalı, işin özüne inmeli.
Sağlam bir inanç ve gerçek bir samimiyetle.
İyilik ve kötülük, hardal tanesi kadar da olsa.
Karşılığı en hassas şekilde, verilecek insana.
İyiler sevinse, kötüler de saçını-başını yolsa.
Herşey ve her şey bir bir getirilecek mizana.
Sen ve ben unuturuz, aradan geçtikçe her şeyi.
Ancak ve ancak unutmayan Biri var, çok şükür.
Hesaba çekecek Ahirette, hem köleyi, hem beyi.
Zerre miskal de olsa, hesap soracaktır, bir bir.
Curcuna, hengâme ve haksızlıklar Dünyasında.
“Adalet adalet” diye sızlayan ve yanan yürekler.
Birbiri ardına gelen huzursuzluklar deryasında.
Yalnızca ve yalnızca o “Büyük Günü” bekler.
Herşey belli, kötülük yapma, nefsine uyma sen de.
Aklın var, iraden var, bu en güçlü bir kuvvet sana.
Şeytanın hiçbir tesiri yok, fısıltıları duyma sen de.
Eğer bilirsen, içindeki vicdan en büyük rahmet sana.
“Cennet ucuz değil, Cehennem lüzumsuz değil.”
Çok şükür bunu öğrendik, bunu bildik, evvelden.
İnsan başıboş bırakılmaz Dünyada, bunu iyi bil.
Allah’ı Rab kabul ettik, Ka’lu Bela’da, ta ezelden.
Gafleti artık bırak, Cennet için çalışmak şarttır.
Sana düşen vazife, işte şu ikisi, asıl ve esastır.
Dar anda sabırla, bol anda şükürle olmak şarttır.
İşte bunu gerçekleştiren insanlar içinde en hastır.
Hayatta en kötü şey haksızlık yapmak, ah almaktır.
Meydanı boş sananlara işte, son bir çift sözüm var:
“Yaptığının karşılıksız kalacağını sanan ahmaktır.
Ahirette “kıldan ince, kılıçtan keskin” çözüm var.”
Ahmet SANDAL